top of page
Ara

BEN KİMİM?

  • Yazarın fotoğrafı: Sude Gulmez
    Sude Gulmez
  • 10 Mar
  • 3 dakikada okunur

Kendim için yazarken kelimeler olağanca hızıyla akar. Fakat şu an burada bir amaç uğruna yazmaya çalıştığımda, hangi kelimeleri kullanmam gerektiğini bilemiyorum. Bu amaç, bu karmaşıklığı zamanla yenecek diye umuyorum. İşin sonunda kendini geliştirmek ve öğrenmek yatıyorsa, her türlü varım zaten. Kendimi tanıtarak başlamalıydım galiba. Gelin şimdi bunu yapalım.

Adım Sude ve 22 senedir tanık olduğum bir hayatım var. Yazmayı, okumayı ve öğrenmeyi delicesine arzuladığım bir hayatım var. Öğrenmek duygusu huzur verir bana. Bazı noktalarda ise karmaşık bir yapı oluşturur bu bende. Öğrenmeyi çok merkeze aldığımda, bir insan olduğumu ve insan olarak yapmam gerekenler olduğunu unuturum. Tamamen içe kapanık geçen günler yaşadığım olur bazen. Dışarıdan bakıldığında bu karmaşıklığın nasıl algılandığını tahmin edersiniz diye düşünüyorum. Garip ve anı anına uymayan bir kız. Çekilesi bir halim yoktur genelde. Ne garip değil mi? Sadece kim olduğumu kelimelerle ve sayılarla açıklamam gerekirdi belki. Böyleyim ben işte. Gereksiz duygusal ve derin. Kimine göre sıkıcı ve soğuk. Başka türlüsü yok ama bende. Buyum diye nitelendirebileceğim şeyler ne sadece bir meslekten ne de sadece sayılardan oluşuyor.

Meslek demişken, çok değer verdiğim ama bana uygun olup olmadığına karar veremediğim bir mesleğim var. Türkiye şartlarında para kazandıran bir meslek seçmenin akıllıca olduğu söylendi. Ben de uydum, normal olarak (?).

Mesleğim hemşirelik. Çok değer verdiğim ve maalesef hak ettiği değeri göremeyen bir meslek. Gerçi bu aralar, bu ülkede hangi meslek hak ettiği değeri görüyor ki? Siyasetçiler derseniz, onlar hak etmediği değeri görüyorlar bence. Başta ve egemen güç olarak saydığımıza aklımızı bırakarak koşma ve itaat etme huyumuz vardır toplumca. Yaşlı olan büyük olduğu için, baba büyük ve saygı duyulması mecburi olduğu için, zengin olana parası olduğu için, bir doktora statüsünden dolayı saygı duyma mecburiyetimiz vardır. Güç gösterisi sayılanlar, güçlerini göstermekten geri durmazlar asla. Ego tatmin yoludur onlar için. Güçlü olan, gücünü güçsüz saydıklarından alır. Onun güçsüz gördüğü ise kendinden güçsüz gördüğüne aynısını yapar. Gereksiz bir döngü olarak yaşayıp dururuz bu durumu. Bütün meslekler için de geçerlidir bu işte. Toplumumuzun kültürü neden geçerli olmasın, değil mi?

Ne olması gerekir diye sorarsak, ne buluruz peki? Sanırım benim için geçerli olması gereken, karşındaki insana farklı açılardan statü bahşetmeyi bırakıp, sadece insan olduğu için saygı duymak olur. Ne kadar karışık ve zor geliyor zihnimize, değil mi? Toplum kuralları bazen, aklımızda yanlış olduğunu bilsek dahi, öyle bir işlemiştir ki, kafamız bunu kabul etse de, bir gıcıklanma “ama” dedirir. Kafa olarak kabul ettiğimiz şeyi hayatlarımıza uygulamak pek mümkün olmaz yani. Her ne kadar annemizin kaderini yaşamayacağımızı söylesek de, bir güç bizi bu durumların içine bırakır. Bence bu güç toplum kurallarıdır işte. İstesen de istemesen de, çocukluktan gençliğe hayatımıza dahil olan bu kurallar var. Ben her noktası yanlıştır demiyorum bu kurallara, yanlış anlaşılmasın. Bir noktada gereklidir. Yanlış olan pek çok nokta barındırır ama, bunu görmezden gelmek aptallık olacaktır.

Ve şimdi, mesleğime dönersek... Hemşirelik mesleği, bana göre bir insanın en fazla değer bulabileceği ve kendini en çok gerçekleştirebileceği alanlardan birisi. Yeri geldiğinde sabırla, yeri geldiğinde cesaretle, yeri geldiğinde sevgiyle yaklaşabilmeyi gerektiriyor. Hemşirelik, sadece bir meslek değil, insanın içindeki tüm insani duyguları en derin şekilde deneyimlemesine olanak tanıyan bir alan. Bu alanda ilerlemek, sürekli öğrenmek, sürekli araştırmak... Her geçen gün daha iyi bir hemşire olabilmek için çabalamak, benim için bir tutku halini aldı.

Gelecekte kendimi araştıran ve öğrenen bir birey olarak görmek istiyorum. Her yeni bilgi, her yeni deneyim bana bir adım daha ileri götürüyor. Bu meslek, bana sürekli olarak yenilikleri keşfetme fırsatı veriyor ve ben bu fırsatları sonuna kadar değerlendirmeye kararlıyım. Çünkü, sağlık, bir toplumun en değerli varlığıdır. Ve bu alanda doğru bilgiye sahip olmak, sadece bireyleri değil, tüm toplumu iyileştirme yolunda atılacak en önemli adımdır.

 
 
 

Son Yazılar

Hepsini Gör
KUŞ VE ÖZGÜRLÜK

Bir kafes düşün. İçinde bir kuş. Etrafta kuşun sahibi olduğunu söyleyen insanlar var. Bazı sahipler kuşuna güven verirken, bazıları ona...

 
 
 

Comentarios


Yazı: Blog2_Post
  • Facebook
  • Twitter
  • LinkedIn

©2022, ÖzgürRuh tarafından Wix.com ile kurulmuştur.

bottom of page